5 Nisan 2016 Salı

Fok balıkları fokgiller ailesinin bireylerinden birisidir. Etçil canlılar olup deniz ortamında yaşamlarını sürdürür. Ayakta duramadıkları gibi kara üzerinde hareketlilik sağlar. Yemek ihtiyacını deniz içersinde bulunan canlılardan giderdikten sonra günlerinin büyük bir kısmını denizler üzerinden geliştirirler.
Yüzgeçleri ile birlikte deniz hızlı hareket eder en küçüklerinin uzunlukları 110-140 cm olup 50kg den fazla ağırlığa sahiptir.
İskelet yapısına sahip olup vücutları kaslardan oluşmuştur. Gelişmiş kasları daha çok kalça kısımlarında toplanmıştır bunlara verilen isim Musculus longissimus dorsi, Musculus iliocostalis kaslarıdır.
Yaşamlarını küçük topluluklar içersinde yaşarlar. Koloni şeklinde fokgiller ailesi ile birlikte anlaşamadıklarından dolayı foklar sadece belirli olarak yaşar.
Fok ailesi Akdeniz foku, Hawaii foku, Karayip foku olarak ayrılmıştır.



Hem denizlerde hem karalarda yaşayan yüzgeç ayaklı etcil memeliler. “Denizköpeğigiller” veya “ayıbalığı” olarak da bilinirler. Yuvarlak başlı, iri gözlü, dudakları sert ve iri kıllarla örtülüdür. Gerçek fokların (Phocidae familyası türlerinin) dış kulakları yoktur. Ön ve arka ayakları yüzgeç şeklindedir, tabanları kıllıdır. Akciğerleriyle solunum yaparlar. Derilerinin altında kendilerini soğuktan koruyan özel bir yağ dokusu bulunur. Derileri yağlı kıllarla kaplı olduğu için ıslanmazlar. 

Fok balıkları iki familyadan meydana gelir. İlk grubu meydana getiren Phocidae familyasına ait olan fok balıkları, Kuzey Yarımkürede yaşarlar. Bu gruba Sibirya foku, Baykal foku, sakallı fok, halkalı fok balığı cinsleri girer. Bunlar gerçek foklardır. 

İkinci grubu meydana getiren Monachiae familyasına, denizfili, denizleoparı girer. Bu iki familya arasında kafa ve iskelet yapısı bakımından fark vardır. Phocidae familyasına giren fokların ayak uzunlukları birbirlerine eşit olup hem ön, hem de arka ayakları kuvvetlidir. Bu ayaklarda kuvvetli tırnaklar bulunur. Yuvarlak başlı, kısa boyunlu, vücutları tüylü hayvanlardır. 

Monachiae familyasındaki fok balıklarının ise arka ayaklarının boyu biraz farklı olup, parmaklarında zayıf tırnaklar bulunur. Fok balıkları açık denizlerdeki buz dağları üzerinde, fiyordlarda, koy ve körfezlerde yaşarlar. Dinlenmek, uyumak ve kıl değiştirmek için karalara çıkarlar. Arka yüzgeç ayakları geriye dönük olduğundan bunları yalnız yüzmek için kullanırlar. Karada kullanamadıklarından yürüyemez, böğürleri üzerinde sürünürler. 

Bugün tropik, ılıman ve kutup bölgesinde yaşayan 18 kadar fok türü bilinmektedir. Fillandiya’da Saimaa ve Lodoga göllerinde olduğu gibi, tatlı suda yaşayan nadir çeşitleri de vardır. Tatlı suda yaşayanları en çok Baykal Gölünde bulunur. Su içerisinde çeşitli hareketler yapabilen foklar, küçük balık ve deniz yumuşakçalarıyla beslenirler. 

Açık denizlerde yaşayan halkalı fok balıkları, 1.40 m boyunda, 90 kg ağırlığındadır. Genellikle açık gri olan rengi üzerinde, koyu halkalar bulunur. Denizfili olarak bilinen fok türü de Güney Denizinde yaşar. Boyları 6-7 m’ye varan erkeklerinin ağırlığı 2-3 tonu bulur. Burunları da 30-40 cm’lik bir hortum şeklindedir. Dişiler ise daha küçük ve hortumsuzdur. Kuzey kutbunda yaşayan Sakallı fokların boyu, 2-3 m olup, yaklaşık 270 kg ağırlığındadır. 

Fok balıkları, üreme zamanları karaya çıkarak koloni toplulukları meydana getirirler. Erkekler zaman zaman çıkardıkları böğürme sesleriyle dişilerine yaklaşan yabancı erkekleri uyarırlar. Erkek foklar, çok kıskançtır. Bu yüzden birbirleriyle zaman zaman çok şiddetli kavgalar yaparlar. Çoğunlukla ilkbaharda yavrularlar. Doğumdan önce anne olacak fok balığı karda sadece hava deliği kalacak şekilde kendine bir yuva yapar. Nisan başında dünyaya gelen yavru fok, 60 cm boyunda, 4.5 kg ağırlığındadır. Bu yavrunun vücudu, genellikle uzun beyaz tüylerle kaplıdır. Bu uzun tüyler, üç hafta sonra yerini kısa tüylere bırakır. Yavrular üç ay boyunca anne sütü ile beslenir. Bu süt % 50 yağlıdır. İki yaşında erginleşirler. Fok balıkları 20-30 yıl kadar yaşarlar. 

Yüzgeçayaklılar alt takımının irikulaklıgiller (Otariidae) familyasına giren denizaslanları ve denizayıları foklarla bazan karıştırılır. Denizaslanının küçük dış kulakları bulunmasına rağmen, fokta dış kulak yoktur. Başka bir fark da; denizaslanı ve denizayıları karada dört ayağını da kullanır. Arka yüzgeç ayaklarını öne çevirerek yeri iter, fok ise çeviremez. Yumuşak ve ipek gibi olan kürkleri için acımasızca avlanan denizayılarına “kulaklı foklar” da denir. Eşleşme, sürüler halinde, kayalık adalarda ve kıyılarda olur. Dokuz ay kadar sonra, yavrular karada doğar. 40-50 dişilik haremleri olan fok ve denizaslanları vardır. 

Fokların bazıları 400 m derine dalıp, ortalama 20 dakika, en fazla 40 dakika su altında kalabilirler. Suda, burun deliklerini sıkıca kaparlar. Fokların en büyük düşmanı, katil balina, kutup ayısı, kutup tilkileri ve avcılardır. Eskimolar tarafından avlanan fok balıklarının kürkleri elbise, çanta, çadır yapımında kullanılır. Yağı ise fener ve lambalarda yakılır. Genç fokların eti ise yiyecek olarak kullanılır. Kutup ayısı gibi memeli hayvanlarda olduğu gibi, fok balıklarında da çok miktarda A vitamini vardır. 

Rahatça ehlileştirilir. Sirklerde kullanılan ve çok miktarda avlanan fokların nesilleri tükenmek üzere olduğundan, çıkarılan kanunlarla nesilleri korunmaya çalışılmaktadır. Bu kanunlar, azalan fok sayısının artmasına sebeb olmuştur. Yurdumuzda Ayı balığı olarak bilinir. 

Fok; Sıcakkanlı, derisi tüylü bir deniz hayvanıdır. «Ayıbalığı» da denir. Çok zaman yanlış olarak «fok balığı» diye anılan bu hayvanlar memelilerin yüzgeçayaklılar takımındandır, aslında, deniz hayatına uymuş kara hayvanlarıdır. Hava alarak solunurlar, yavrularını doğurarak dünyaya getirirler. Yalnız, zamanlarınınçoğu denizde geçer.
Eskiden kara hayvanı olan fokların ayağı sonradan yüzgeç biçimini almıştır. Üstelik, deniz vücut sıcaklığını havadan daha çok aldığından, bunların derisinin altında, kendilerini soğuktan koruyan yağ dolu özel bir doku vardır. Vücutlarını kaplıyan tüyler de yağlıdır. Bazı çeşitleri kısa mesafeleri büyük bir hızla yüzebilirler. İçlerinde çoğu sırt üstü yüzer. Foklar on dakikadan yarım saate kadar suyun altında kalabilirler.
Fok Çeşitleri
Foklar başlıca iki çeşittir: 1) Kıllı fok (asıl fok), 2) Kulaklı fok.
Asıl Foklar. — Bunların en büyük özelliği dış kulaklarının olmamasıdır; kulak yerinde sadece bir delik vardır. Yüzgeçler kısadır. Arka yüzgeçleri geriye doğru uzanmış olarak durur. Foklar karaya çıktıkları zaman ancak karın kaslarını büzüp açarak solucan gibi hareket eder, sağa, sola dönebilirler.
Kulaklı Foklar. — Bunların küçük fakat belirli bir dış kulakları vardır. Yüzgeçleri daha uzundur. Arka yüzgeçleri karınlarının altında, ileriye dönük durur. Karada bulunurlarken, bu kuvvetli arka yüzgeçlerine dayanarak kendilerini ileri doğru atar, tavşan gibi sıçrıya stçrıya yürürler. Yüzmeleri ele ön yüzgeçlerinin hareketleri sayesinde olur. Halbuki asıl foklar, daha çok, arka yüzgeçlerini balık kuyruğu gibi kullanarak yüzerler.
Asıl foklar deniz hayatına kulaklı foklardan daha çok uymuşlardır. Hiç karaya çıkmadan suda pek uzun kalabilirler, yavrularını bile suda doğurdukları olur. Kulaklı foklar ise yavrularını mutlaka karada doğurmak zorundadırlar, çünkü bunların yavruları doğar-doğmaz yüzemezler.
Aşağı yukarı bütün fokların biçimi aynıdır, yalnız büyüklükleri değişir. Liman foklarının boyu 180 cm., ağırlıkları da 50 kilo kadardır. «Denizfili» diye anılan büyük çeşitlerinin ağırlığı 2,5 tonu bulur, boyları da 4 metreye yaklaşır. Renkleri, genel olarak, boz veya kahverengidir. Balıkları, daha başka deniz canlılarını yiyerek beslenirler. Çoğu kutup denizlerinde, ılık sularda yaşamakla beraber bazıları yarı tropikal sularda da yaşar.
Fokların bir çeşidinin kürkü çok değerlidir. «Kürk foku» diye anılan bu hayvanlardan yılda 60-70.000 kadar avlanır. XX.. yüzyılın başlarında kürk elde etmek için bunların aşırı derecede avlanması nesillerinin tükenmesi tehlikesini doğurmuştu. Sonradan avın sınırlandırılması konusunda milletlerarası bir anlaşmayapıldı.
Foklar, o dolaylara beyaz insanların gelmesinden çok önce, Eskimolar için en önemli av hayvanlarıydı. Bugün de Eskimolar’ın besinlerinin en önemli kısmını foklar teşkil eder. Fok Eskimo’nun her şeyidir. Etini yer; yağını hem yemek pişirmek, hem aydınlanmak, hem de ısınmak için kullanır; derisinden de elbise, çadır yapar. Kemiklerinden zıpkın ucu yapıldığı gibi sinir telleri de dikişte kullanılır.
Kuzey Atlas Okyanusu sularında yaşayan fokları da derileri için avlarlar. Bunların derisinin dericilikte büyük değeri vardır.
Denizfili ve Denizaslanı
Gene asıl foklardan olup da geniş ölçüde avlanan bir başka çeşit de «denizfili» dir. Bunlar sırf yağı için avlanır. Burunlarında kısa, hortuma benzer bir çıkıntı olduğu için bu adla anılırlar. Denizfili yazın deri değiştirir. Hayvanın bütün derisi parça parça dökülür. İşte bu devre deniz filinin en zayıf olduğu zamanıdır. Çünkü taze deri kurumadan suya girerse çok canı yanar. Bu bakımdan, karada kalmak zorundadır. Taze derisini kurutmak için güneşte durur, yüzgeçleriyle yeni derinin üstüne kum atar. Avcılar hayvanı daha çok bu zayıf anında öldürürler.
Kulaklı fokların en irisi denizaslanıdır. Eskimolar bunların etini yer, derilerini kayık kaplamakta, evlerine çatıyapmakta kullanırlar. Barsaklarının dış zarı da bunlara yağmurluk işi görür.
Foklar zeki hayvanlar değildir, bir marifet öğretmek çok güçtür. Yalnız, bunların arasında danizaslanının dişileri ötekilerden ayrılır. Bunlar kendi hallerindeyken bile oyuna bayılırlar. Cambazhanelerde, hayvanat bahçelerinde numara yapmaya alıştırılanlar da bunlardır.